5 Nisan 2011 Salı

mad world




"a problem has been detected and your brain has been shut down!"

dıt.. 
dıııtt.. 
dııııııııııttttttt....


işte orada, tam da "cerebellum" nam mekanda vuku bulan mitoz bölünme sonucu aldığım mavi ekran ertesi kulaklarıma ulaşan mekanik sesin tavsiyesiyle hayattan elimi ayağımı çekmiş ve yalnızca hayati açıdan farz olan eylemlerde bulunmaktayım. örnek istemeyin, zira örneklemem pistir. lafın gelişi değil, kelimenin tam anlamıyla pis ve kokulu.. o kadar da netim. temel motor aktivitelerimi yerine getirebiliyor olsam da sarsaklığım su götürmez. fazla düşünce zihni bozuyormuş meğer, suç bana söylemeyenindir. velakin, düşünmemek gibi bir seçenek de söz konusu olmadığından sığ yaşama bel bağladım, mümkün mertebe yüzeyde takılıyorum. derinlerde oksijen yok, bu da benden sana günün tavsiyesi olsun okuyucu. şöyle ki, kati suretle o-ku-ma-ya-cak-sın!!! ilk emir, fitne fesat amacı güdülerek pis sırıtışlar eşliğinde verildi bence.. 

gerisi malum, bir aptal kutusu bulup kilitle kendini. farz-ı misal, ben zihnimi polisiye dizilere verdim, tepe tepe kullansınlar istiyorum.


"demode" ya da "salak" olarak yaftalanmak pahasına söylüyorum, şu yaşıma kadar csi izlemiş değildim. trt'de kanıt peşinde adıyla yayınlanırken denk gelmişliğim olmuştur belki ama başından sonuna izlediğim bir bölümünü hatırlamıyorum. 11 sezon yayınlanmış bir dizi olduğu düşünülürse, ben bile kendime hayret ettim sayılır. ama şimdi öyle mi ya? artık üç sezonu devirmiş bir insan olarak göğsümü gere gere söyleyebilirim ki... depresyonun dibine vurdum!


yok yanlış okumuş falan değilsin, bildiğin nefret ediyorum senden, kendimden, herkesten... nefret suçu işleyenlerin cezası belirlenirken depresyon hafifletici unsur olarak görülüyor mu bilmem ama bir toplu katliama niyet etmekteyim. içimizdeki hakim dürtü kötülük bazlı olmaya devam ettiği müddetçe bizden adam falan olmaz bence, kökümüze kibrit suyu dökelim gitsin! hayır senaryoların çoğu zaman gerçek hikayelere dayandırıldığını bilmesem, belki de hala sırıtabileceğim. ama onlar öldürülüp çöpe atılmış iki yaşındaki bebeler buldukça benim aklıma bilmem nerede okuma gafletine düştüğüm bir haber geliyor.. pedofiller, tecavüzcüler, ırkçı faşistler, zaaf anı vurguncuları gırla... ne lan bu öldürme tutkusu? tükürdüğümün masalında hiç mi iyi karakter olmaz arkadaş? okuduğum tüm üçüncü sayfa haberleri ziyadesiyle okunaklı bir şekilde gözümün önünden geçiyor günlerdir. e hani gündemden kaçıyordum ben? kavgadan, savaştan, iki kıytırık lafla tatmin olan cumhurbaşkanlarından, hırsından salya akıtan başbakanlardan, dört bir yanımızda kol gezen ölümden, ölmekten beter edilişimizden kaçıyordum ya?


olmuyormuş demek ki. ilk iş gidip aptullah'ın tivitırına üye olacak, akabinde netten nihat doğan'lı sörvayvır bölümlerini izleyip üstüne ayşe arman yazılarıyla cila çekeceğim. vasiyetimdir, ece temelkuran da beş ayrı dilde "ovırdoz absürd gerçeklikten mefta olan insanımsı" diye haber geçsin ardımdan. 


haa, otopsi falan yapıp kıçıma pamuk tıkamaya da kalkmayın. yakın beni. net.




|

6 yorum:

  1. deprosyana surukleyen katil karanlıgından uzak dur..
    ruhunu akla, temize cık
    ısıgı ac sonra, tv yi
    neseli biseyler izle
    chuck mesela
    chuck hadi..

    hayat guzeldir
    hayat, asktır
    sahip cık askına..

    YanıtlaSil
  2. :)) evet, chuck izleyip sevgiliye sarılmalı, kış geçmeli, bahar gelmeli, taze oksijen gönül yaylarımızı gevşetmeli. sonra gülmeli, işte böyle :D

    YanıtlaSil
  3. iste boyle,
    flaslanmıssın guzel anlara..
    harika:)

    YanıtlaSil
  4. "izleme böyle şeyler evladım" annen.


    öfkeni o kadar iyi anlıyorum ki mef. master şef proğramındaki adam "mutfaklar her zaman böyle psikopatça ve şiddet doluydu ama siz sadece yemeğinizi yiyip gittiğinizden bilmediniz" demişti. dünya bir 3. sayfa ama biz hep magazin sayfasını okuduğumuzdan farkında değiliz.

    ve en sevdiğim 100 şarkıdan birini dinlettiğin için teşekkürler.

    ps: yazı fontun ve arka plan gözlerimi bir kaç numara bozdu, yaşa sen :)

    YanıtlaSil
  5. bazen magazin dayatılıyor gibi geliyor bana, gündemi daha yenilir yutulur lokmalar halinde sunabilmek ve bizi tüm bu olan bitenin aslında olağan olduğuna inandırabilmek için üzerine bolca magazin sosu şartmış gibi.. gerisi algının işi; hangisi daha fazla haz veriyorsa onu seçer ve bir müddet sonra "kim, kiminle, nerede"den başka hiçbir şeyle ilgilenmez oluruz.. taktik savaşlarına kurban gidiyor zavallı aklımız :)

    ayrıca, bir gün sıkılıp bloğun renkleriyle oynayacağım, söz :))

    YanıtlaSil

doğaçlama iyidir..