1 Haziran 2011 Çarşamba

kıskanma ne olur, delir senin de olur!

bu mim'i pek sevgili, pek bi şirin mia pasladı sağolsun. konuya artık herkes aşikar:  "ben küçükken... sanardım." şimdi düşünüyorum da, ben küçükken pek çok şeyi başka pek çok şey sanardım. kafasının içi hayli bulanık bir çocuktum yani. bi de karışık saçlı, kara kuru, çirkin bi şeydim ki, allah kimseye vermesin mümkünse. öyle çok soru falan da sormazdım. her muammaya saçma da olsa sunduğum bir çözüm vardı mutlaka. dedim ya, salaktım biraz...

sözü fazlaca uzatmadan freud dede'ye helalinden bir fatiha sarkıtıp, konu salağı mefisto'nun çocukluğuna insek yeridir bence...


- küçükken sahip olduğum kısıtlı mantığa tanrı fikrini bir türlü kabul ettirememiştim ben. ve sonunda garip, çok tanrılı anlayış geliştirdim. bu fikre göre, en tepede iki tanrı vardır:  ilki toprak ana'dır ve adı gereği yerin altında yaşar. hem şu karıncalar neden çok öyle?! olsa olsa toprak ana'nın aşçılarıdır onlar ve yaz boyunca topladıkları yiyecekleri geri kalan mevsimlerde ona servis etmektedirler. yoksa onca kırıntıyı ne yapsınlar?!


allah baba ise, neden bilinmez, karısından uzaklarda, çoook yukarılarda yaşar. yalnızdır bu yüzden. mefisto ona acır ve geceleri yatağında teselli babında onunla konuşur: "merhaba, allahım. yine ben. bugün 23 nisan'dı, ben de kürsüde istiklal marşını okudum. hem de on kıtasını birden! hem de ezbere! herkes çok beğendi! müdür bile öptü beni ama bi daha öpmesini istemem, bıyığı batıyor. kocaman bıyıkları var, böyle fırça gibi. bi de annem sorarsa dondurma yememişim ben, olur mu? kızar. yaz daha gelmedi çünkü. peki sen ne yaptın bugün, sıkıldın mı ben gelene kadar? allah baba? orda mısın??? bi daha da seninle konuşursam, görürsün bak!" ve tanrıya ciddi ciddi küsen mefisto gözlerini yumup uyuyor taklidi yapmaya başlar...


- annesinden eve mutfak robotu alınacağını öğrenen mefisto'yu günler öncesinden koyu bir heyecan basar. iç çekip birlikte oyun oynayabileceği, birlikte sokağa çıkıp diğer çocukları hırsından çatlatabileceği günlerin özlemiyle tutuşur. en sonunda beklediği gün gelir, koşa koşa mutfağa girer ve hayal kırıklığı dolu bir çığlık evde yankılanır: 
       
  "hani? hani robot? hani?"
  "işte kızım, tezgahın üzerinde."
  "ya yok yanlış almışsın ya. bu robot dill ki. bacakları bile yok bunun.. elleri bile yok.. yanlış bu ya.. geri ver bunu! ühüüü..."


- memur bir ailenin evladı olan mefisto, yaşadıkları yarı göçebe hayattan mütevellit çok şehir görmüştür. çok ova, çok nehir, daha da çok ağaç... hepsi de kendi memleketindekilere benzer ama dağlar öyle mi ya? onlar kendine hastır. biri öbürüne asla benzemez, asla. iyi de niye? belki de ölen dinazorların cesedidir bunlar, olamaz mı? onca yıl öyle kalınca taşlaşmıştır belki hem? evet, öyle olmalı. hı hı..


- şu marş meselesi var bi de: "çııııktı kaaaçık kadınlaaar, oooonn yııılda heeerr savaştaaannn!" ya alla allaa.. böyle marş mı olur? şimdi niye kadınlara kaçık demişler ki? ayıp bi kere böyle laflar! düşündüm düşündüm ve sonunda geceleri sırtında mermi taşıyan kadınların gerçekten de biraz kaçık olması gerektiğine karar verdim. "dört bir yanda cirit atan düşmanları görünce herkes az biraz kafayı yer bence zaten, kesin!"


- okulda tek ve çift sayıları öğrenmiştik o gün. garip gelmişti. sonra sonra karar verdim ki, öğretmen dersi eksik anlatmıştı.. bi kere "1-3-5-7-9" erkek, "2-4-6-8" de kızdı. "2" kızların en güzeli, "5" de erkeklerin en yakışıklısıydı! öğretmen olacak bir de.. bunu nasıl bilmez ki, hayret bişii!


- "bak şimdi, biz evcilik oynuyomuşuz, tamam mı? burası da bizim evimizmiş. eve gel şimdi, eve gel. hıh, tamaaam. işten gelmişsin sen, meraba karıcıım dicekmişsin."
   "meraba karıcııım. muck!"
   "ama.. ama.. niye öptün ya?!!"
   "kocalar karılarını öper ki, akıllım!"
   "ya yok istemiyom ben ya! hamile kalırım sonra.. geri al öpücüünü, geri al! ühüüü!"


- ne yani, yıldız denen şeyin hem suda hem de gökte olması mantıklı mı sizce? bence değil, küçükken de değildi zaten. bir şey ya yerdedir ya da gökte. bu mühim sorun küçük mefisto'nun gariban aklını kurcalar da kurcalar. ve sonunda inkar edilemez kesinlikte bir cevap bulur: kayan yıldızlar denize düşmekte, suya değer değmez de deniz yıldızına dönüşmektedirler. işte bu! evreka!!!


- holivud filmleri de saçmaydı bana göre. mesela uzaylılar genelde bize benzeyen, hep aynı ortalama tiplerdi. kendi kendime "ama beni asla kandıramazlar, tamam mı?! marslıların kafası yok ki bi kere.. amma da atıyorlar ha!" derdim izledikten sonra. nasıl psikopat bir hayal gücüyse artık..


hay allahım! şunları hatırladım ya, artık benden neden bi halt olamayacağını da öğrenmiş bulunmaktayım. gelecek adına kurduğum tüm hayallerimi hiç acımadan sildim, asla ama asla çocuk doğurmamaya yemin ettim. risk almaya değmez bi kere.. gendir çeker, belli mi olur?!

(bu mim'i artık yazmayan kalmadı sanırım. o yüzden kimseye paslamamaya karar verdim, affola.)





|

11 yorum:

  1. çok tatlı bı paylasımdı:)

    YanıtlaSil
  2. çok sağol öykü'cüm, eksik olma :)

    matias ;D

    YanıtlaSil
  3. Hayal üstü düşünceler, bazı gerçekleri anımsatıyor, algıda yanılgıya düşmezsek..
    Kadınlar doğurgandır yaradılış gereği tanrının sunusudur yaratıklarına yaşamın devamlılığı evriminde, sen çokcuk yapmazsan, biz çocuk yapnazsak kim taşıyacak 'bizim' genlerimizi hangi nesil devam ettirecek. Hangi talükat değişik imge kurma temayüllerimizi böyle satırlara dökebilecek...
    Genelde her çocuğun senin hayallerine eşdeğer kurguları vadır, yaşamaksa bir sınavdır bireyler imgelerini hayata geçirmek pahasına çırpınırlar, mücadeleleri hiç tükenmez. Asal olan zamanımızın değer endekslerinde, başarıları yakalayıp, biraz da mutluluk la tokalaşabilmektir. Hiç çocuksuzluk düşünülebilinır mi? Mefisto dostum, aşk olsun !!! kendine gel!:)

    YanıtlaSil
  4. acayip keyifle okudum yazıyı! ayrıca ...
    düşündüğünün aksine bugün kurduğun güzel cümlelerin özünde bile şu anlattığın kız çocuğunun aklı yatıyor! yaratıcılık, hayal gücü... bence muhteşem bir çocukmuşsun! sırf bu yüzden bile çocuk doğurmalısın. :) öperim.

    YanıtlaSil
  5. nida; çok ama çok fena gaza getirdin beni. hemmen doğuruyorum, en az üç tane! :)))

    YanıtlaSil
  6. D.;

    arkadaşım, ben -nasıl söylesem- özellikle anımsamaya çalışınca hepsi birden üşüşüyor aklına ya, bu sebepten biraz salak buldum kendimi. cidden. ama fikrin gülümsetti beni, eksik olma. muck :))

    YanıtlaSil
  7. Mefisto yine yeni yeniden aşık oldum yazım şekline...

    ...keyifle bazen kişneyerek okudum yazdıklarını..hatta iş arkadaşlarım neye gülüyosun gevrek gevrek dediler...

    sen o kadar zeki birisin ki alfabedeki tüm harfler seninle sende onlarla adeta dans ediyorsunuz.

    Süpersin ...

    YanıtlaSil
  8. çok teşekkür ederim @ysun, ciddi ciddi kızardı yüzüm. vallahi sabaha kadar şişinirim ben şimdi. sağolasın :)))

    YanıtlaSil
  9. puhahah, okuduğum en keyifli yazılardan biriydi. hayal gücün çok genişmiş, senin şimdiye kadar bi şeyler icat edip insanlığın hizmetine sunman lazımdı. eğer hala ortada bir şeyler yoksa belki de bunu doğuracağın çocuklardan biri yapacaktır, insanları bundan mahrum bırakma...

    YanıtlaSil
  10. evet, ben de diyorum harcanıyorum diye! ah gençliğim aahhh! :)) şaka bi yana, ne çektiysem kafamda kurduklarımdan çektim ben. mesela benim kadar sık hayal kırıklığına uğramış çocuk yoktur pek. sürekli bir "ama böyle olmaması gerekiyordu.." yazıklanması vardı içimde. hem içgüdülerime karşı koyamayıp eninde sonunda doğuracağım galiba.. teşekkürler :)

    YanıtlaSil

doğaçlama iyidir..