7 Haziran 2011 Salı

yalan, gerçeğin yaşlılığı mıdır yoksa?

sevgili ayl-in yalan hakkında ne düşündüğümü sormuş. fazla geciktirmeden ve bir teşekkürü de eksik etmeden cevaplayayım istedim.


hiç yalan söylemem, diyecek değilim; söylerim. pembesi, beyazı şöyle dursun, katran karası olanından da söylemişliğim var mesela. eski bir sevgilime onu çok sevdiğimi söylemiştim bir keresinde. yalan! aşkın zerresi yoktu içimde. ama söyledim. neden, bilmiyorum. o ara fazla içiyor, fazla saklanıyordum. sorularsa hep uğraşamayacağım kadar yorucu gelir bana. öyle sorunca birden, seviyorum demek tahammül fakiri zihnime kolay geldi. garip olansa, onun da yalan olduğunu bilmesiydi sanırım..


bir de bu kısmı var işin, değil mi? yalanı gerçeğe tercih etmek. ince, kırmızı bir hat.


o herzeyi de yedim üstelik. "yalan, insanın onayladığı ve içgüsel olarak gerçeğe kabul ettiği tek sanat biçimidir" demiş ya jean cocteau, öyle işte... gerçeği kabullenmektense, yalanın aldatıcı sıcaklığıyla sevişmek kolaydı. saçını okşardı yalan senin, elleri nasırlı da olsa. tepende akbabalar gibi dönenen migren ataklarını senden uzak tutardı. ağlayınca migrenim tutar çünkü benim, uykularıma aman vermez bir türlü. bir de işin ucunda kalp ağrısı var ki, fena. insanın varoluşu içgüdüseldir ya eni konu, içgüdülerin her daim "hayatta kal!" diye fısıldar sana. benimkilerse bağırıyordu. koydum beni mutlu eden yalanı bavuluma, şehirler arası yolculuklara çıktım. iyiydim, gülüyordum ve fakat nedense hala çok içiyordum. sonra sonra varlığını unutuşa terk ettiğim gerçek düştü aklıma. çok ağladım yalanımdan ayrılırken ben. gözyaşlarımı daha önce kırdığım kalbin diyetine saydım.


hayatın insanı olgunlaştırmak için kullandığı tuhaf yöntemleri var. böyle öğreniyoruz, öğreniyorsun, öğrendim. yalan söylemek zor okuyucu. uçarı renklerdeki ufak tefek yalanlar değil kastım, kalp kırma maharetine sahip olanlardan bahsediyorum. gerçeğin doğasındaki yalınlığın aksine, bu tür yalanların kompleks ve de kusursuz bir mantığı var. ve gariptir, yalan olarak kalabilmesi açısından aynı derecede karmaşık yapıya sahip yeni yeni yalanlarla beslenmeye ihtiyaç duyuyorlar. kendini bile kandırıyor olsan, ipin ucunu kaçırdığın yerde gözünün önüne serilen nahoş manzaraya bakakalıyorsun. ertelediğin gerçeklerin suratına attığı tokatlardır ki onlar, canını faiziyle yakmaktan asla imtina etmiyorlar.


ama bu kadar değil, hayatın işleyişi içinde yalanın zaruretinden de bahsetmek lazım galiba. başucu yazarlarımdan cem aktaş der ki,


''yalan söyleme hakkı'nı savunmak isterim, insanın karmaşıklığı bunu gerektirir sanıyorum. herkesin her zaman doğruyu söylediği bir dünya son tahlilde sıkıcı olurdu ve şu halimizle değer verdiğimiz, önemli bulduğumuz pek çok uğraş olmazdı."


hepimiz yalancıyız millet, o kadar da büyük bir mesele değil. annemize yalan söyleriz, sevgilimize yalan söyleriz, ne yaptığımızla ilgili yalan söyleriz, hislerimizle ilgili yalan söyleriz, nerede olduğumuzla ilgili yalan söyleriz... oysa her birimize özenle kötülenmemiş miydi yalan?! tuhaf. ama evet, köklerinden biri yalanla, diğeri gerçekle besleniyor ve ortaya çıkan garip sentez sayesinde ilerliyor hayat dediğin. fakat bu kısım, yalanın tüm insanlığı ilgilendiren yüzüne tekabül ediyor ki, bırakalım bununla da sosyo-psikoloji baş etsin.


hem nasıldı o elleri öpülesi yazarın döktürdüğü duvar yazısı:


"etimin içine eden, bir kitap gibi son sayfasına kadar devam etmek zorunda kaldığım, karamazov kılıklı dünya, lastiğin patlasa da durmazsın; çünkü yalanla da döner dünya."


mimlediklerim;


vladimir,
@ysun,
D.
maskeli allâme


(mim yazmayı sevmeyenler üzerlerine alınmayabilirler)



|

30 yorum:

  1. yalansız olur mu hiç dünya. her yalan gerçeğin bir parçası ne de olsa...

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler mefisto...

    YanıtlaSil
  3. Cok guzel anlatmissin. Yazmasi keyifli bir mim olacak benim icin :) en kisa zamanda yazacagim zaten hemen yazilmassa unutuyor insan .

    YanıtlaSil
  4. güzel tasfir etmişssin
    bayıldım.

    YanıtlaSil
  5. beenmaya; çok haklısın. garip bir şekilde birbirlerinin varoluş devamlılığını sağlıyorlar.

    YanıtlaSil
  6. @ysun; ne demek, kabul etmen yeter. :)

    YanıtlaSil
  7. vladimir, çok teşekkürler. sabırsızlıkla bekliyorum yazını :)

    YanıtlaSil
  8. bayan mikrop; çok teşekkürler. sevindim valla :D

    YanıtlaSil
  9. yalanlar ustune okudugum en guzel yazı..

    herkes yalan soylermis
    hele ki konu ask olursa
    aman diim ben:))

    YanıtlaSil
  10. teşekkürler. :))) aşk yalanla besleniyor sanki di mi? garip.

    YanıtlaSil
  11. sadece aşk değil yalanla beslenen; öyle ki artık insan hücrelerinin her biri oksijen yahut besinle değil yalanla besleniyor inkar etmemiz bile bu yargıyı tasdikliyor.

    YanıtlaSil
  12. Ben de bazen zora geldiğimde söylerim.
    Aşkın meyvesi yalandır,
    Aşkın süsü yalandır,
    Aşkın büyüsü yalandır.
    Tabi tatlı yalan olacak di mi?

    YanıtlaSil
  13. maskeli allâme;

    yalan hayatıımızın parçası gibi. tabii bu onu hoş görmek babında söylenen bir tespit değil ama inkar etmek de yok olmasını sağlamıyor sonuçta.

    YanıtlaSil
  14. nidaersin;

    mutlaka. başta anlatmaya çalıştığım da buydu zaten. ağır olanı, insanı zorlayanı aşkı eksiltiyor, can yakan birşeye dönüştürüyor.

    YanıtlaSil
  15. 'yalanın aldatıcı sıcaklığıyla sevişmek..' burda bir yutkundum:) haarika yazmışsın mefisto, çok duru ve samimi bir yazı olmuş, ve aynı şeyi ben de yaptım sevmediğim birine onu sevdiğimi söyledim hem de defalarca, neden yaptım bilmiyorum sanırım küçüktüm ve aşk denilen şeyi yaşamak istedim, kendi aklımca kendimi bile inandırım o yalana:)

    YanıtlaSil
  16. ayl-in, yazabildim desene? çok teşekkürler :) hem mühim olan ders alabilmek. sıfırdan başlıyoruz sonuçta hayata. ne kadar tembihlensek de, deneme-yanılmalarla yolumuzu bulabiliyoruz hala. öğrenme zorluğu çekip bunu alışkanlığa dönüştümekse fena. işte tam o noktada gerçek yalancılar çıkıyor ortaya.

    YanıtlaSil
  17. Çok sevdim yazını cidden. Eline emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  18. teşekkür ederim Leah, eksik olma :)

    YanıtlaSil
  19. "yalan söyleyerek halledebildiğim şeylerin doğruyu söleyerek halledemediğim şeylere üstün geldiği bu dünyada yalanları doğrulardan daha gerçekçi söyleyebilen biri oldum çıktım..." demiş midir acaba biri???
    Güzel laf oldu vallahi :P

    YanıtlaSil
  20. Mefisto oralardamısın ?

    YanıtlaSil
  21. mr.X; oldu, hem nasıl güzel oldu :)

    YanıtlaSil
  22. buralardayım @ysun'cum. canım sıkkın biraz sadece, malum.. sağol :)

    YanıtlaSil
  23. Mefisto,
    Profilinden bloguna gelmeyi becerememiştim, ancak yorumuna denk gelince başarılı oldum bloguna ulaşmakta :))

    Bir mimin var bende, yanıtlarsan sevinirim. Listeye bloguna erişemediğim için ekleyememiştim, affola :)

    YanıtlaSil
  24. ekleyememen problem değil, en kısa zamanda yazacağım. teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  25. mefisto napar?
    - yaz ayları az yazar
    daha cok gezer tozar
    sallamaz okuyucularını:))

    YanıtlaSil
  26. Mefistom insanlar bazen yalanı duymak istiyor ve bizde o yalana mecbur kalıyoruz:) yani kalp kırmaktansa yalan söylemeyi yeğlerim ama pembe olmak şartıyla!:) ellerine sağlık canımcım....

    YanıtlaSil
  27. Yalan olmasaydı yaşayamazdım heralde :P Pembeleri sence de sevimli diil mi <3 <3 <3

    YanıtlaSil
  28. yok be matias, öyle değil. vallahi değil.. ama sağol :)

    YanıtlaSil
  29. maya; evet bazen zorunluluk halini alıyor yalan. başka çaren kalmıyor işte. sağol :)

    YanıtlaSil
  30. Miisbone;

    siyahlarına gücüm yetmiyor zaten artık. pembelerse oyun gibi biraz :)

    YanıtlaSil

doğaçlama iyidir..