10 Ocak 2012 Salı

ne kabaklar gördüm içinde kıyma yok, ne kıymalar gördüm üstünde kabak yok

eşref vaktim geldi, yemek yapacağım. yalan lan, evde bu işi görebilecek kadar sağlam bi ben kaldım da ondan. iş başa düştü anlayacağın. ama babam her zaman, sen istediğin her şeyi başarırsın, demiştir bana. bu lafı düşündükçe çok pis gaza geliyorum. hatta kişisel başarı portföyüme lahana sarmasını bile dahil edebilirim bence. buraya da tarifini yazıyorum ki, ileride bir gün bakıp "vay be!" deme şansım olsun.


standart yemek yapma kabiliyetinden yoksun doğanlar, sizi de düşünmüyor değilim. insani dürtülerim yüksek bu aralar. yazdıklarımı kelimesi kelimesine uyguladığınız takdirde maksimum iki günde yemeğiniz garanti. bundan iyisi şamda kayısı.


vira bismillah..

ilk gün:

aşama 1 :  bir ay önce millete özenerek aldığınız lahanadır, kabaktır, dolmalık biberdir falan ne varsa kontrol edin. kabaklar mutlaka çürümüştür, ayıklamakla uğraşmayın derim ben. hem pis kokuyor hem de mide bulandırıcı. atın gitsin. diğer malzemeler size hayli hayli yetecektir.  ayrıca geriye kalanları da kategorilere ayırmakta fayda var. kafa karışıklığına iyi geliyor. sıra geldi yemeği yapmaya. sarma zahmetli iştir, önceliği ona vereceğiz o yüzden. şöyle içten bir euzubillah çekip lahananın şerrinden allaha sığındıktan sonra yapraklarını ayırmaya başlayın. daha önceden kaynamaya bıraktığınız suyu konrol edin (parmak batırmak gereksiz bi şey, acısı iki gün geçmiyor), ardından yaprakları tencereye atıp bir sigara yakın. sade sigarayla olmaz diyenlerdenseniz, bi de kahve yapabilirsiniz. yemek yapmaya karar verdiğiniz an biraz şımartılmayı hak etmiştiniz zaten. son nefesi çekip izmariti attıysak lahanaları tencereden çıkarabiliriz artık, ki muhtemelen fazla haşlandığı için yarısı suda kalacağından işiniz uzun sürmeyecektir (artan sıcak suyu lavabodaki kirli tabakların üzerine dökün, o zaman yıkamak kolay oluyor). artık gönül rahatlığıyla iç hazırlamaya girişebiliriz. 

aşama 2:  iç hazırlamak kolay olduğu kadar da saçma bir iştir. şöyle ki, orta boy bir tepsiye pirinci boşaltın (miktarı mühim değil, artarsa lapa yapar yersiniz) ve bir yemeğe lezzet verebilecek ne varsa içine boca edin. soğandır, sarmısaktır, salçadır.. dolaptaki baharat kavanozlarını da indirin, allah ne verdiyse serpin gitsin. biraz da yoğurduktan sonra içimiz hazır (parmakların arasından fışkıran vıcık vıcık şeylerin verdiği histen hoşlananlar mıncıklama işlemini istedikleri kadar uzatabilirler).


lahanadan geriye ne kaldıysa, olabildiğince nazik davranarak sarın (arada fazla pirinçleri bir edayla tepsiye silkelemek lazım, mühim bi halt ettiğinizi hissettiriyor). bu iş için geniş bir alan gerektiğinden salona gazete sermek her zaman evladır. aralıklarla uzanıp dinlenmek için yeriniz olur. misal, beş sarma arası onar dakika. sarma işlemi uzun ve yorucu olacağından surat asabilir, küfredebilir, işi iyice çirkefliğe vurabilirsiniz. hatta arada lahana yapraklarını duvara fırlatmak geçebilir içinizden, atmayın. nimetle oyun olmaz. maksimum dört saat sonra serbestsiniz zaten. işinizi bitirince şöyle bir gerinin, gerinin gerinin.. bi sigara daha yakın. bu arada marifetinize alıcı gözle bakmayı da ihmal etmeyin. ne kadar eğri büğrü olursa olsun, siz yaptığınız için gözünüze güzel görünecek, moraliniz yerine gelecektir. yeterince dinlendiyseniz toplayın tası tarağı, mutfağa dönün. bugünlük bu kadar yeter. hem çok yoruldunuz hem de vakit hayli ilerledi, gerisini yarın halledersiniz.


ikinci gün:

sabah ekmek almaya gittiğinizde gördüğünüz kabakları almadan duramadığınız için artık bir de kabak oymanız gerekmektedir. hem ne kabaklar.. allahın sopası gibi. kalın, uzun... hatta oyarken fark edeceğiniz üzere dolmalık değil, sıkmalık mübarek. cinsine tükürdüğüm öyle de sulu. olsun, güzel olmazsa suçu kabağa atabilirsiniz en azından. oyma işlemi uzun sürer ve can yakıcıdır. profesyonel değilseniz elleriniz yara olabilir. bu yüzden ince bir bıçakla kabağın içini hafif hafif sıyırmanızı öneririm. bi kaç yerini patlatabilirsiniz ama no problem. kendinizi kusurlarınızla sevmek en iyisi.

kabakları doldururken dikkat edilmesi gereken husus, içini gevşek bir şekilde yerleştirebilmek. pilav yaparken de tecrübe ettiğiniz gibi, pirinç şişebilmesi hasebiyle bilumum musibetlere gebedir. gereğinden fazla koyarsanız taşar, patlar, pişmez çiğ kalır. ne bileyim, olur bi şeyler işte. dolmalık biberler için de aynı şey geçerli. unutmayın, gevşek iyidir, sıkı kötüdür. yemekte estetiğe önem veren biriyseniz kabakların üzerine tırnağınızla bir takım şekiller, desenler, çizikler falan da yapabilirsiniz. bunu çatalla da yapanları gördüm ben ama böylesi daha eğlenceli bence.

nihayet tüm işlemler bittiyse pişirmeye geçebiliriz demektir. dünden kalan sarmaları falan ne varsa bir tencereye doldurup ocağa koyun. su eklemeyi de unutmayın, yoksa dibine tutuyor. hatta suyun içine de bir şeyler ekleyin derim ben. benden duymuş olmayın ama, haşlanmış kabak dolması hiç leziz değil.

14 yorum:

  1. :))
    Lahana sarması zahmetlidir. Birkaç tüyo vereyim ben de.
    Haşlanmış yapraklara saracağın içi özenle sarmana gerek yok. Yuvarlayıp sıkınca aldığı şekil bozulmaz. Ama ocağa koymadan önce üzerine cam bir tabak kapat. Sıkı sıkı pişer, dağılmadan. Salçalı sos ekle pişme suyuna. Yerken acı pul biber ekleyip limon da sıkarsan nefis olur tabii.
    Yahu boşver kabağı falan. Aslında kışın en kolay ve lezzetli dolma kuru biber-patlıcan dolmasıdır. 5 dkkada doldurursun.Yoğurdu da dökersin şöle..Neyse, iyi ki tokum şu an :)
    Çok keyifliydi postun.
    Ellerine sağlık..
    Sevgilerrr...

    YanıtlaSil
  2. bildiğimden, yaptığımdan değil ama kabakları bünyeye zarar vermeden oymak için tatlı kaşığı kullanmak iyi oluyor galiba. böyle birkaç tarif daha yazarsan yemek kitabı almaktan vazgeçeceğim, yapıldığı gibi anlatmıyor onlar.

    YanıtlaSil
  3. zeugma;

    annem de öyle diyor. kışın kurusu yazın tazesi iyi olurmuş bu meretin. bi dahaki sefere artık. tüyolarını not ettim, mutlaka uygulamaya geçireceğim. ama mümkünse şöyle bir sene geçsin aradan lütfen. ne menem işmiş yahu yemek yapmak. onun yerine çocuk falan doğurabilirim mesela. hiç olmazsa bünye yüz yıllardır ezberlediği işi yapıyor. oh mis :)

    sevgi benden, eksik olma.

    YanıtlaSil
  4. inci;

    yemek kitapları konusuna hiç girmeyelim, kuantum fiziği daha anlaşılır kalıyor yanlarında. aldığı kadar un, yedirebildiğiniz kadar şeker.. ne kadar aldığını bilsem ne diye kitaba bakayım canına yandıklarım? nerede anneannemin bir çimdik tuz'u, nerede bunlar.. hey gidi.

    YanıtlaSil
  5. Kabahat sende değil, seni mutfağa pardon; mutfağa soktuğunu sanıp saloa salan da.:))

    YanıtlaSil
  6. Bu saatte iyi geldi:) Gerçi Zeugma'nın kuru biber patlıcan dolması fikri beni benden aldı ama.

    YanıtlaSil
  7. yapma avram, tüm samimiyetimle tecrübelerimi paylaşıyorum şurada. bence sen de dene bak, pişman olmazsın ;p

    YanıtlaSil
  8. nehir ida;

    benim de canım çekti ama ne yapmaya yeteneği var ne de öğrenmeye hevesim. bi hayırsever bulmak lazım :)

    YanıtlaSil
  9. bi de kabak çiçeğini yap ve bu kadar komik annat.
    :)

    YanıtlaSil
  10. neyseki kabakmıs..
    yoksa; anne kos demem gerekebilirdi:))

    YanıtlaSil
  11. deeptone;

    kabak içeğinin doldurulduğunu şimdi internetten bakıp öğrendim, desem? yok ben en iyisi yumurta kırayım. ev halkının sağlığı açısından en iyisi bu bence :)

    YanıtlaSil
  12. matias;

    anne kabağa karşı nefret dolu galiba? :))

    YanıtlaSil
  13. bir an salonda kendimi lahana sarması yaparken hayal ettim. sonra gözümün önüne paşa geldi. lahana yapraklarına sarılmış, kıymalı içi yemek için pirinçleri katır kuturdatırken.
    vazgeçtim aniden...

    YanıtlaSil
  14. paşa çok şirin nalan, bana ver onu birlikte sarma saralım :)

    YanıtlaSil

doğaçlama iyidir..