13 Ocak 2012 Cuma

sokakta köle, mutfakta emine beder, yatakta seksi şempanze

can sıkıntımı giderebilmek adına kimi zaman, bazı insanların hatalı yaşam formları olduklarına dair kanıt toplarım. eğlenceli olduğu kadar da faydalı bir uğraş. toplu yaşamdan kaynaklanan absürdlüğe son derece basit bir çözüm getiriyor. soruyorsunuz:

"neden?" 

çünkü.. çünküsü yok. defolu mal. imalat hatası bildiğin. öbür tarafta denetim mekanizması sıfır tabii, gönder gitsin. biz burada elbet bir hüküm verir, aidiyetini etiketlendirir, kafa kağıdı bile basarız. pembegillerden fatma, mavigillerden hikmet.. geçiniriz gider. 

bok geçiniriz. 

bak mesela, son günlerde sürmanşetlerde kendine yer arayan bir hatun var: sema maraşlı. sibel üresin'le orhan çeker'i at bi kazana, ortalama on dakika kaynattıktan sonra bolca ahmet çakar ekle. işte ortaya çıkan kulak memesi kıvamındaki laçka karışımdır bu hatun kişi. sen de ki yazar, öbürü desin evlilik danışmanı, ben diyeyim çanak yalayıcı.. ama işte kısaca, "sema maraşlı".

çok enteresan laflar ediyor son günlerde. diyor ki, "kadın, erkeğin hakimiyetini kabul etsin." yetinmiyor, kadın haklarıyla ilgili çalışmalar yürüten aile bakanı fatma şahin'e "erkeklerin hakları ne olacak?" başlıklı bir mektup döşüyor ve soruyor: 


"madem eşitiz, kadınlar neden askere alınmıyor? eşitlik isteyenler de cepheye gitsin."

"anayasadan, erkek evin reisidir, ibaresi çıkarılmışken nafaka mecburiyeti neden kaldırılmadı? çünkü kadınlar nafakayı alıp başka erkeklerle birlikte yaşama yoluna gidiyorlar."

"kadına şiddeti çok abartıyorsunuz. bütün erkekler zan altında kalıyor. kadın çenesini tutarsa dayak yemez."

"pozitif ayrımcılık bahanesiyle kadınlar işe alınıyor, erkekler aç geziyor. neden?"


şimdi bu insanla nasıl geçineceksin? tutup da mantık çeşitlerinden mi dem vuracaksın? aristo mantığı'nın medeniyetin temel taşı kabul edilmesine rağmen yine de sadece bir başlangıç olduğundan? insanlığın uzun yıllar önce klasik mantığı terkedip bulanık mantığa geçtiğinden ve hatta oradan kuantum evrenine atladığından?

anlar mı dersin? insan beyni garip bir enstrüman, kullanmayı bilene. çok katmanlı bir işlevselliği var. misal, ilk aşamada temel ihtiyaçlarınızı ve güdülerinizi kontrol etmeyi öğreniyorsunuz. ikincide düşünme becerinizi keşfediyor ve akıl yürütme pratiklerine başlıyorsunuz. işte orada devreye klasik mantık giriyor. yani şu efsanevi "hayat acıdır, biber de acıdır.." şakası. şimdi karşınızdaki insan hala "kadınla erkek anatomik olarak farklıdır, öyleyse eşit de değildir" önermesinde diretir ve ispat amacıyla ancak çocukların öne sürebileceği savlarla karşınıza gelirken siz ona ne söyleyebilirsiniz? hem de talep edilen eşitlik tamamen sosyal haklar dahilinde olduğu halde? ben cevap vereyim, seviyenizi aşağı çekmediğiniz müddetçe hiçbir şey söyleyemezsiniz.

ya da;

biraz eğilir ve dersiniz ki, "bak ablacım, düz mantık falan dediysem nezaketten öyle söyledim. seninkine düz bile denmez. darbeli mantık denir, düzülmüş mantık denir.. ama düz mantık denmez. yok yani böyle bir şey. senin yolunla gidecek olursak devletin biz eşitlik isteyenleri toplu ameliyata sokup her birimize afili birer pipi takması ve ardından zorla pisuvara işetmesi lazım gelirdi. değil mi ya?"


cık. olmadı. çok kibar konuştum. dur bi saniye, şurda bi yerde gün yüzü görmemiş küfürlerim olacaktı benim. ulan o maklubenin de içine ne katıyorlarsa.. dur geliyorum, bi dakka bekle.



|

17 yorum:

  1. Yorma kendini diyeceğim; yormak zorunda kalacağız,her geçen gün yaşam alanımız daralır, geri çekilirken.

    YanıtlaSil
  2. Eşitlik mevzusu çok derin.
    Ama bu kadına uyuz oldum bende cidden.
    Tam eşitlik sağlanabilir mi? Bence hayır. Ama bu kadının amacı ne inan anlayabilmiş değilim.
    Güzel yazı olmuş :)

    YanıtlaSil
  3. :D emine beder nerden geldi be aklınaahahhah:D

    okudum ben de o şıllığı. lazımsa bende iyi küfürler var, dur mail atıym:)

    YanıtlaSil
  4. insanı insan olduğu için sevmek, hoşgörü çerçevesinde bir arada yaşamak, halkların kardeşliği falan var ya, böyle özgürlükçü ve hümanist çeşitlemeler... ben onların hiçbirine inanmıyorum. ne kadar ayrılırsak o kadar iyi düşünüyorum. misal, bu paspas yaradılışlıyla bırak aynı ortamda bulunmayı, polemiklerden polemik beğenmeyi; hiçbir düşüncesinin algı eşiğimden geçmesini bile istemiyorum. sinirleniyorum çünkü ve onu değiştiremem. oysa ne güzel olurdu farklı gezegenlerde yaşasak, aynı dili konuşmasak, birbirimizden haberimiz bile olmasa. cidden, hiç amerika gibi davranıp bunlara özgürlük götürmeye çalışmazdım. ama nedense cihata çok meraklılar, silahla saldırmasalar dayatmalarıyla tecavüz ediyorlar.

    YanıtlaSil
  5. ha ha ha komik yazmışsın.
    yazdıklarının hiçbirinin kim olduğunu bilmiyorum ama hepsinin kültürü pek rafineymiş.
    :)

    YanıtlaSil
  6. bunlar da kıymasız kabaklardan herhalde. işte bak bunlar kabak çiçeği olsalar gerek.
    :)

    YanıtlaSil
  7. nefes alamıyorum avram, ciddiyim. bir insanın bunca gerizekalı olması sinirime dokunuyor.

    YanıtlaSil
  8. gece yürüyüşü;

    kanun bazında tam eşitlik sağlanabilir. ama delen çıkmaz mı? kafası bozuldukça karısına bir tane yapıştıranı, iş yerindeki kadın çalışanlarına erkeklere ödediği maaştan daha azını ödeyeni, taciz edeni, tecavüzcüye "ağır tahrik"ten dolayı ceza indirimi veren hakimi mutlaka çıkacaktır. ama mühim olan kadınların insan gibi yaşayabilmesi, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için gereken şartların sağlanması ve başı derde girdiğinde sığınabileceği hukuksal dayanakların anayasada hazır edilmesidir. kadının derdine gelince, bir kemik de ben kapayım çabasında o. ucuz bir parsellenme savaşı, hepsi bu.

    YanıtlaSil
  9. Hich;

    gönder gelsin. küfür her daim lazım olur, el altında bulunması iyidir :)))

    YanıtlaSil
  10. inci;

    inan birkaç gündür aynı hisler içinde debeleniyorum. hepimiz ayrı bir dağı mesken tutalım kendimize, herkes istediği yaşam şeklini benimsesin, yaşar gideriz diyorum. işin komik tarafı bu ve benzeri kişiler nasıl yaşarsa yaşasın, umrumda değil. kendisi cariyeliği içselleştirdikten sonra bana ne? ama diğerleri de benim gibi olsun, tahakküm altına girsinler ne demek? kızlarınızı okutmayın, kendi ayakları üzerinde durmaya teşvik etmeyin ne demek? aklım o kadarına yetmiyor işte.

    YanıtlaSil
  11. deep;

    bilme zaten, sinir bozmaktan başka bir marifetleri yok hiçbirinin. ama haklısın, kabak çiçeği bunlar. orada burada baş verip her yanımıza yayılıyorlar. :)

    YanıtlaSil
  12. çok beğendim yazını..

    bu konu o kadar konuşuluyor ki sadece konuşuluyor. kimse gerçek nedeni budur diyemiyor. kadına dair olan her sorunun esas nedeni bence kadındır, kadının hayata bakışı,ona biçilen rolü kendiliğinden kabul etmesi,sineye çekmesi vb. esas neden kadın,net söylüyorum bunu. hee millet diyor ki " ana-baba baskısı,çevre baskısı var". izin vermiyorlar, yaptırmıyorlar. belli bir kesim için söylüyorum bunu- babası kızının erkeklerle görüşmesini istemiyor, ama o elin kıçı kırık herifiyle kaçıyor. yani insan neler yapar isteyince. kadın eğitilmeli. suratına bir kilo boya sürüp, saç-baş, kılık-kıyafet o biçim olunca bir şeyler kazanılmıyor. kadın kendini eğitmeli.

    hee bir de bu zırtapozların kafasını cidden anlamadım. 4-5 yaşlarındaki kız çocuklarında bile bazı mevzular şekillenmeye başlamışken bu kadınlar hangi mantıkla kadını itin götüne sokabiliyor. cidden kafam almıyor. her şekil düşünmeye çalıştım,ama yok alamadım.

    YanıtlaSil
  13. ben demistim konusturmayın bu kadını
    bak gene gece gece altımıza isedik:)

    YanıtlaSil
  14. matias, sen benim keyfimi yerine getiriyorsun. valla bak :))

    YanıtlaSil
  15. ah mefi ah,
    ne hale soktun beni farkında olmadan.
    huzunlenmek icin butun gun geceyi bekledim, ve oldu
    sonra sana geldim; ne kayıs bıraktın ne karın
    yerlere yattım:)
    bundan sonra gec gelcem sana:)

    YanıtlaSil
  16. hüznünü dağıttıysam aferin bana, bi kendime faydam dokunmuyor desene :) şöyle iyi bir kahkaha eder bir kilo baklava, derler bizim oralarda. hüzün ağırdır, gül sen. hem ne zaman istersen gel, kapım ardına kadar açık sana :)

    YanıtlaSil
  17. db.;

    haklısın. kadın kesinlikle eğitilmeli. bunun için ciddi bir çaba harcanmalı. sadece akademik açıdan değil, sosyal açıdan da. kadına düşense kendini sorgulama yapmaya adaması bence. her denileni kabul etmemesi, baba baskısından kurtulmanın yolunun başka bir adamla kaçmakta olmadığını anlaması, birinin kollarına sığınarak yaşamaktan çok, kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini anlaması yani. töresel baskının etkisi hiç de küçümsenecek kadar olmasa da, çemberin kırılmasının tek yolunun çift taraflı eğitimden geçtiğini düşünüyorum.

    teşekkürler ayrıca :)

    YanıtlaSil

doğaçlama iyidir..